7 Ağustos 2015 Cuma

'Sakızım Düştü'

 Etrafımızda bir sürü kalkan var,toplum gereği belki bilmiyorum.Uzun süre hayalini kurduğun birtakım şeyler gerçekleşiyo gibi olunca bile,ya ne bileyim,artık hayalkırıklığı korkusuyla adım atmak istemiyor insan.'Gel ulan buraya,senle de arkadaş olcam,geç otur şöyle umutsuzluk ve yalnızlığın ortasına' diyesi geliyo bireyin,düşkırıklıklarına..Etrafımızda bir sürü kalkan var.'Umutsuzluğa alışmayın,yatağa küs girmeyin' tavsiyesiyle yola çıkıyo insan,sessiz odasından,bir 'umut'la.Çaresiz kalıyo tabi hemen,ses alamayınca seslendiğinde,umut..var mı?Sigara içesi geliyo bireyin,kimseler bilmeden..Etrafımızda birsürü kalkan var,bi süredir görmediği arkadaşıyla aynı anda birbirlerine yazdıklarında,'kolaymış mutlu olmak bazen,neyse ki' diye düşünüyo insan.Radyoda çok sevdiği bi şarkının ardından haber bültenine geldiğinde ise sıra,siktirip gidesi geliyo bireyin,gitmiyo...

'İnsan'-'birey' ikileminde süregelen hayatlarımız,bize şu 2 cümleyi öğretiyor neticesinde:
'Huyumuzdur,hep ölürüz.'
'Huyumuzdur,hep diriliriz.'

Kalkanlarımız ne zamandır korumuyo bizi,bilmiyorum.'İyi akşamlar' diyemiyorum esnaf amcaya,olur da muhabbet başlarsa,etnik kimliklerimiz farklı olduğundan yarıda keserse muhabbeti diye korkumdan,özel şeylerimi paylaşamıyorum artık çok yakınlarımla,beni dinlemeye tenezzül dahi edemeyebileceğini düşündüğümden,’iyi misin’ diye soramıyorum ‘o’ na,bunaltmaktan kortuğumdan,oysa öylesine merak ediyorum ki..Korkaklaşıyoruz ulan düpedüz,ne kalkanı?
'Bir dünya varsa,ve ben orda yoksam.Ben nerdeyim?' gerçekten..Bazen arkasına sığındığımızı bile farkedemediğimiz maskeler,yaşadığımız yerde bizi karşılıyor ve kapıdan dışarı adım atabilmek için,birini takmamız 'şart' koşuluyor.Nihayetinde dışarı çıkmalıyız..Yıllar sonra gelen mutluluk,en azından potansiyel olarak çok mühimken,diyemiyorum pek bişey.'İyi olmak yetmiyor.'

21 Temmuz 2015 Salı

'Nefes alsak,yeter.'

   İnsanın,insanı;insanın yarattığı icatla yok ettiği gerçeğiyle her gün yüzleşiyoruz.Salt kötülüğü,çevredeki 1 avuç iyi insanın varlığı da unutturamıyo artık,yetemiyoruz evet.Beklentimiz o kadar düşük ki,güzel hayallere konu olan,tebessüm sebebi 'şey' ler,lüks kalıyo nihayetinde.Güzel hayal? Tebessüm? Ne kadar da uzaksınız.Ne zamandır uzaksınız?Ulan.çok uzaksınız..

   Gerçekle her karşı karşıya gelişimizde,onu ilk defa görmüş gibi yapma yetimizi,onu tanımazlıktan gelme tercihimizi hiç sorgulamadan aldılar yine elimizden.'İyi değilim,iyi olmayacağım,iyi olmayın' diyor,gözünün önünde 30 arkadaşı parçalanmış,yaralı kadın.'Gerçek' bağırıyor ordan: 'iyi değiller,iyi olmayacaklar,iyi olamazlar'.-ki zaten.Hakikaten sevgi yetmiyomuş her şeye.Ben de susarım o zaman? Korkunçça ve korkakça kötüler çünkü.Affolmasınlar..KAHROLSUNLAR!

8 Haziran 2015 Pazartesi

asmakat birahanesi

bundan üç sene öncesi. aylardır sürdürdüğümüz alışkanlıklara yeminle bağlanmışçasına sapamadığımız sıradan bigün. dersane, esnaf kahvesi, birahane tekerleğinin yüzde 33.3lük son dilimindeyiz.. içtiğimiz kaçak winston'un küllerini; çizik dolu, kullanılmışlık sendromu yaşayan arjantin bardağa sallıyoruz itinayla. yer her zamanki asker mekanı. takriben yerden ikimetre yüksekteyiz, tavana yüzellisantim. duvarlar faça, binbir gönül yarası, binbir potansiyel tripkolik nidasıyla bezenmiş. arkada herhangi bir işlevi olmayan 80model grundig televizyon. altımızdaysa, tavana çarpma konusunda herhangi bir müşkülata tahammülü olmayan memet abinin özel yapım alçak tabureleri ve hiç bitmeyen ahmet kaya şarkıları. akşama münih dortmound maçı var. kupon tutsa ikişer ellilik arjantin bi camel soft paramız çıkacak. tabi o zamanlar camel zengin sigarası, paketi 8.5kağıt. kupon tutmadı. elimde yırtık kuponla hd kalitesine erişememiş televizyona toplumsal ahlak kurallarını çiğneyecek cinsten küfürler sallarken memet abi maçı kapatıp vurdu tekrar ahmet kayaya. iki dakika sonra sıkılmış olacak ahmet kaya'nın cover'lanmış şarkılarına girizgah yaptı en "fade in"inden. birahane maçtan evvelki ambiyansına tekrardan kavuşmuştu. mahmut kız arkadaşına cevaplar sıralamaya çalışırken, dersanede gördüğüm kızı hatırlamaya çalışıyordum. aslında hatırlıyordum, hatta yıllardır görüyordum. ismini öğrenmiyordum sadece, güzelliği kalmaz diyordum. "..robben, maç, birahane, ders, dersane, tm'ci kız.." serbest çağrışımının son aşamasının en güzel yerini böldü annemin ısrarlı çağrıları. mahmut dedim, kalkalım. tam kalkarken yan taburede tek başına oturmuş, elli yaşlarındaki dayı kırık türkçesiyle freni bastı bize. "gençler" dedi, "nereye yau" dayının bizi birer ellilikle ikna edişinden on dakika bile geçmemişti ancak dayı hayatını anlatmaya başlamıştı. dayının adı velid'ti. velid abi ressamdı. hatta arap kültürünü koruma konusunda hassas olan bir çay bahçesinde çarşamba-cuma kurs veriyordu. diğer günlerdeyse babadan kalma kil ustalığını konuşturuyordu haftalık yüz liraya. velid abi anlattıkça derinlere iniyordu. savaştan kaçmış bir beşşar esad hayranıydı. şu zamanlar adı pek duyulmayan öso, köylerini yakmış, velid abi canını zor kurtarmış. sonra da kaçmış antakya'ya. haftalık yüz lira kazandığını duyduğumuz bu mağrur dayıya ikinci biraları biz ısmarladık ve dayı devam etti. boğazından geçen her yudum onu biraz daha eskilere götürüyordu. ancak dördüncü birada 30yıl öncesine dönebildik. velid'in şam ünivertesindeki yıllarına denk geliyordu.
...

15 Mayıs 2015 Cuma

Ara Ayılma

Duvarlarıma kazıyanlar, yazılar olsalar
Boş göz yuvalarıyla şaşarlar
Bakıp da gülmeyenler, gülüp de sevmeyenler.
Suratında ne kadar kalırsa o kadar alışıyorsun maskene. Önce sırt çantası gibi sonra gömlek, iç çamaşırı.. Çıplaklık bu yüzden hem güzel hem de korkunç işte. Nasıl temizlenmek için bunlardan kurtuluyorsan, bazen "temizlenmek" için de maskeyi bırakman gerekiyor. İşte yine bu yüzden herkesle sevişmiyorsun ya, sevişmenin de "çeşitleri" var. Orospusu da var mesela gösterip vermiyeni de evleninceleri de daha neler neler.. İşte sana metafor. Aynen böyle.
Her şey bir. Ve. Her şey ayrı.
Hayat/dünya/ne dersen, kısa bir ilüzyon gösterisinden başka bir şey değil.
Aha bir metafor daha.
Düşünsün biraz, düşüneyim biraz. Düşün.

-diptenyüzenadam

18 Mart 2015 Çarşamba

Bir günlük

Bu aralar yazıcak pek fırsatım olmadığından, siz nacizane 'arada gezinirken rastlayan okur yolcularımızla günlüğümden bir sayfa paylaşmak istiyorum. Affola. 
-diptenyüzenadam

"Sabahları her şey sakin olur; deniz
sakin olur, balık
sakin, pazar
sakin, bulut sakin, yıldızlar sakin olur hep! 
Bir de senin bedenin sakin.
Sadece kuşlar olmaz,
onlar da senin eksikliğinde
şu dünyaya biraz neşe katsınlar diye." Gibi orhan veli esanslı şiirler yazasım gelir oldu yokluğunda; ey ilhamların marangozu, aşkların yakamozu, şairlerin zengin azraile verdiği son fakir sadaka olan eyy eyy günlük.. Bunca zamandır kendimle oturup konuşmaya vaktim olmasa bile sen beni değerli yapabilicek kadar benden daha değerlisin. Ben milyonerken sen 28kuruşsun ah zengin günlük. Giyotinle başı kesilenin bile 'noluyo lan' diyebilme imkanı varken, ben daha ne hissettiğimi bilmeden düşüncesizce kendimle konuşuyorum. İstanbuldayım. Nasıl bir şehir bilinmez. Nelere kadir kim bilir. Kim bilir? Bi bilen varsa. Yoksa yok. İnsan yok diyebilmeyi bilmeli. Önce kendine. Sonra kedine. Acaba ben bunları okuyorken ne dertlerim olduğunu bilicek miyim?
Seninle yüzyüze gelince özür dilemeye yüz bulamadım. Zaten ben neyi bulmuşum ki? Bazen o kadar aşşağılık oluyorum ki. Aşşağılık psikolojisi yani. Sayfaların ne kadar boş olsa da hamurun o kadar bilge ki sen affedip hala yazmama izin veriyorsun. 
Artık sevdiğim rüzgarın sesi beni korkutur oldu. Zaten iki sıfatım varken üç oldu kimliklerimi hep kaybetmişken arama bilincimi bile yitirir oldum yön duygumu ve noktalama işaretlerimi kaybettim. Artık duygularımın sonuna hangi imlayı koyucağımı bilemiyorum. Hep konuşurken yanlışlarını koyardım ya zaten. Efkarla hüznün farkını bilir zannederdim kendimi. Yeni şeyler öğrenmek demekki her zaman sevindirmezmiş insanı. Ben nasıl bunun farkına yeni varacak kadar iyimser olmuşum ki en başından. Deli olmak istiyorum DELİİ. huzur. Huzur. Boş. Kara. Su. Çarşaf gibi. Kadıköy mesela? Ya haydarpaşa? Ama yok haydarpaşadan trenler kalkıyor artık. 
O kadar doluyum ki. Yazıcam sana sevgili çamurun toprağı sevmesini sağlıyan günlük, yazıcam. Kirleticem seni. Sense yakıştı boş ver diceksin. Mesela her şey ayrı yazılır. Acılar hep daha kolay, ölmekte kolay zaten. Bu hayat neyin parodisi? Oyunculuğum kötü benim! En azından parodide. Hüzün acı keder efkar varsa neşe umut ümit huzur da var sevgi de nefrette, ama aşk var mı? Nefret var ama. Dedim ya kötü kolay hep. Acı kötü sonuçta. Aşkta kötü olmamalı mı! Hangi aşığa aşk iyilik getirmiş ki? İnsanlar oğlunun babası olamıyorsa, o oğullar da babaları gibi olmamalı! 
Demiştim demiştim ya hani, demiştim çok doluyum. Kütlenin korunumu kanunu. Eninde sonunda çıkıyor. Hep bir sonuç arıyarak yaşıyoruz zaten; sonra sonuca eriyoruz birdenbire, hep bilipte hiç beklemediğimiz sonuca. Saçma di mi. Sonuç. 


16 temmuz 2014 5:13 "ağlasam sesimi duyar mısınız mısralarımdan"